29 Eylül 2017
Bilgi 12 saatte ikiye katlanıyor!

Nova 1. Bilim ve Teknoloji Sempozyumu düzenlendi.

Anadolu Üniversitesi öğretim üyelerinden Anadolu Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yüksel Ergün'ün oturum başkanlığında gerçekleşen sempozyumda İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ekrem Aydıner "Kuantum Bilgi Teknolojileri"; Uludağ Üniversitesi'nden Prof. Dr. Atilla Aydınlı  "Siz Hâlâ Dedenizin Saatini mi Kullanıyorsunuz"; Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Oğuz Gülseren  "Bilimsel Gelişmenin Anahtarı Merak ve Emek", Prof. Dr. Bilal Tanatar ise "Bilime Işık Tutan Denklemler" konularında sunum yaptı. Toplantının açılışında konuşan okul kurucusu Canan Topsakal "Yaşadığımız küresel dünyada birileri oyun kurucu olurken, diğerleri seyircidirler. Biz Özel Nova Fen ve Anadolu Lisesi'ni oyun kurucular yetiştirmek için kurduk. Tam da bu nedenle bu sempozyumda bir aradayız. Bilimin temel amacı geleceğe dair öngörüde bulunmaktır... Bilim insanları, gelecekte nasıl yaşayacağımıza karar verirler.Sonuçta üretim araçları yaşamımızı değiştirir. Bilim insanları da bundan büyük keyif alırlar, başka bir kazançları da olmaz” diye konuştu.

OYUN KURUCU VE SEYİRCİLER

Topsakal, “Öğrencilerimiz, teknoloji ve bilim alanındaki yollarına kendileri karar verecekler. Temel gayemiz çocuklarımıza geleceği öngören dünya yapısı verebilmektir. Sonuçta bilim insanları da gelecekte nasıl yaşayacağımıza karar verirler. Onlar yalnızca kendi meraklarını gidermeye çalışırken; telefonlar, robotlar, bilgisayarlar hayatımıza dahil olur. Bir havalimanında gördüğüm manzaradan çok etkilenmiştim. Konuşma engelli bir kız çocuğu görüntülü arama yöntemiyle telefonda işaret dili ile konuşuyordu. Telefon büyük icat diye düşündüm. O ana kadar bu denli önemli olduğunu fark etmemiştim. Yaşadığımız küresel dünyada birileri oyun kurucu olurken, diğerleri seyircidirler. Biz de bu okulu oyun kurucular yetiştirmek için kurduk. Bilişsel gelişimin yanısıra duygusal ve sosyal gelişimi de önemsiyoruz” dedi. Biyoloji  alanına bile kuantumun girdiğini belirten Prof. Dr. Aydınlı, rüyaların kayıtlanması için çalışmaların sürdüğünü; yapay zeka alanında da büyük gelişmeler yaşandığını belirterek 'Bot' yazılımlarına dikkat çekti. Prof. Dr. Atilla Aydınlı "Bot yazılımı şöyle; bankada sizinle konuşacak, bilgilerinizi alacak, değerlendirecek ve size kredi verilip verilmeyeceğine karar verecek... Bot sizinle diyaloğa giriyor, adapte oluyor, öğreniyor ve yönlendiriyor. Kolunuza devre basalım, bir hafta, on gün kalsın. Sağlık bilgileri bildirilsin, banyoda yıkayın gitsin. Ya da kalbinizin üstünde epidural elektronik devre konulsun, kalp kaslarını çalıştırsın. Bilim dünyası bunlarla uğraşıyor. Şimdi bir düşünün; dedenizin dedesi bir saatte ne yapardı, dedeniz ne yapardı, siz ne yapıyorsunuz? Zaman ivmeleniyor. Zamanı iyi kullanmak çok önemli. Bir günde 24 saat var. Sizin kaç saatiniz var? Önceliklerinizi planlıyor musunuz? Doğayı, çevreyi merak ediyor musunuz? Merak yoksa hiçbir şey olmaz. Problemleri çözerken ezbere mi çözüyorsunuz? Aklınıza sahip çıkıyor musunuz? Sağlıklı beslenip, spor yapıyor musunuz? Yoksa siz hâlâ dedenizin saatini mi kullanıyorsunuz?" dedi. Oturumu yöneten Prof. Dr. Yüksel Ergün ise "Eskiden bilgi birikiminin iki katına çıkması için 250 yıl geçmesi gerekiyordu. Şimdi ise 12 saat!" saptamasında bulundu.

SÜPER İLETKENLİK

Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Oğuz Gülseren   süper iletkenliğe atıfta bulunarak  üstün iletken alanında yapılan çalışmalara 8 ya da 9 Nobel ödülü verildiğini söyledi. Prof. Dr. Gülseren üstün iletkenliğin elementlere göre değiştiğini, yeni üstün iletken malzeme bulma çalışmalarının yanı sıra süper iletken teorisi üzerindeki çalışmaların da sürdüğünü anlattı. Prof. Dr. Oğuz Gülseren süper iletkenliğe yönelik soruya şu cevabı verdi: "Üstün iletkenliği önemli kılan şeylerden biri de şu. Sürekli bir enerji kaybı var. Mesela Keban'dan elektrik taşırken dirençten yüzde 10'u kayboluyor. Siz elektriği tellerden hiç kayıp vermeden getireceksiniz... MR cihazının olmazsa olmazıdır. Amerika'da üstün iletkenli elektrik motorları yapılıyor. Japonya'daki hızlı trenler de üstün iletkenlikle çalışıyor. "Emek, alın teri olacak ve bununla birlikte merakın da peşinden giderseniz gelişim sağlarsınız. Temel bilim gelişecek ki bu teknolojiye ve doğal olarak hayata da yansısın.”

KUANTUM BİLGİSAYARLAR

İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ekrem Aydıner, doğadaki bazı olayları anlamanın yolunun kuantum fiziğinden geçtiğini belirtti. Prof. Dr. Ekrem Aydıner sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuantum fiziğinde mekanik parçacıklar dalga fonksiyonlarıyla temsil edilir klasik Newton fiziğinde yer bellidir. Kuantumda ölçtüğünüzde gözlemliyorsunuz. Kuantumda parçacıklardaki dönmeyi tanımlayan spin özelliği vardır. Örneğin süper iletkende kuantum parçacıklarının davranışı vardır. Kuantum fiziği doğanın tanımlanmasında yeni bir bakış açısı verir.” Dijital bilgisayar ile kuantum bilgisayarlar arasındaki farkı anlatan Prof. Dr. Ekrem Aydıner "Dijital bilgisayarlar transistor teknolojisi ile hızlanıyor. İşlemci sayısı arttıkça maliyet ve teknik sorunlar da çoğalıyor. Bilim insanları uzay, deprem, uçuş, akla gelecek her alanda bilgisayar simülasyonları yapıyor. Şu anda 1000 kubitlik bilgisayar yapıldı. Klasik bilgisayarlarda 64 bit bilgisayar saniyede 1 milyon işlem yapar, 30 kubitlik kuantum bilgisayarı ise saniyede 10 trilyon işlem yapar!" dedi. Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Bilal Tanatar "Fizik deneysel bilimlerdir. Deney yapılır, anladıktan sonra teorik bir çatı bulmaya çalışırız. Denklemler sayesinde anlaşılır hale gelir. Bir konunun denklemle öğrenilme aşamasında aynı zamanda tarihsel arka planıyla sosyolojik boyutunu da göz önüne almak gerekir” diye konuştu. Prof. Dr. Tanatar, Pisagor'dan Einstein'a ve günümüze dek bilim insanlarının denklemlerinden örnek vererek bilimin gelişmesine sundukları katkıyı anlattı